

Sürdürülebilir, seyahat odaklı bir yaşam tarzı hayalini kurmaya başladığımda bunu nasıl gerçekleştireceğimi tam olarak bilmiyordum.
Kan, ter, göz yaşı şeklinde geçen yılların ardından nihayet 3 Mayıs 2019'da ofisten ayrıldığımda yepyeni hayatıma doğru gidiyordum.
Önce Fethiye'de dalış eğitimi, ardından herkesle ve herşeyle vedalaşıp tek yön bir biletle Kuala Lumpur, 11 gün sonra oradan da 1.5 ay boyunca keşfettiğim Bali. Sonra ne oldu, 3 ay bile dolmadan geri döndüm.
View this post on InstagramA post shared by Metin 🚀 Digital Nomad (@metinogurluu) on
Düzenli bir işte çalışarak seyahat etme durumu bildiğimiz her şeyden farklı.
Hazırlık aşamasında geçen yıllar boyunca kendimi yaşanabilecek kötü seyahat tecrübelerine, uzaktan çalışabilecek disiplini elde etmeye hazırlayıp, verimlilik ve zaman yönetimi konularına aşina bir hale getirmiş ve gerekli mental hazırlığı yapmıştım. Ama yanılmışım!
İş-yaşam dengesi
İş-yaşam dengesini kurmak bu işin en önemli noktası. Ancak Bali'de 5 günlük cangıllı, şelaleli bir ada turu planlayan bir gezgin grupla tanışıp bu planın içinde olmayı nasıl reddedebilirsiniz? Ya da bu süreyi telafi etmek için bir hafta boyunca tüm vaktinizi bilgisayar başında geçirdiğinizde günden güne büyüyüp daha fazla gittikçe içe kapanmanıza neden olacak "acilen birileriyle konuşmam lazım" hissiyle nasıl baş edebilirsiniz?
Peki ya birden çalıştığınız projede işler sarpa sarmaya başlasa ve farklı bir zaman diliminde hem teknik hem de iletişim problemleriyle karşı karşıya kalsanız?
Tercihler
Peki üstüne bir de daha önce hiç bu kadar uzakta bu kadar fazla vakit geçirmemiş olma hissini koysak? İnsanları özlemek falan derken bir de fark ettim ki uzun bir yolculuğa çıktığımın bilinciyle "artık her şeyi geride bıraktım, döndüğümde hiçbir şey eskisi gibi olmayacak ve hiçkimse" diye düşünmeye başladım.
View this post on InstagramA post shared by Metin 🚀 Digital Nomad (@metinogurluu) on
Ruh Hali
Sonra fark ettim ki yıllarca hayatımın tek ve büyük amacına doğru koşarken yaşadığım tüm sorunları hasır altı edip görmezden gelmişim. Bunlara "aylarca tekrar yürüme ihtimalimin olup olmadığının konuşulduğu bir motor kazası" sonra da hemen bir iki hafta önce bir "dalış esnasında yaşadığım boğulma ve yine ölümle burun buruna olma hissi" eklendi ve bir şekilde hayalime ulaştıp gardımı indirdiğimde hepsiyle karşı karşıya kaldım.
Risk
Kısa bir süre sonra "topunuz gelin" diyip her biriyle mücadeleye giriştim. Bu esnada Bali'de motor kiralayıp tekrar motor kullanmaya çalıştım ve dalış yapabileceğim yerleri araştırmaya başladım. Amacım korkularımın üzerine gitmek ve böylece içinde bulunduğum durumdan kurtulmaktı. Ancak soğukkanlılık ve temiz bir akıl sağlığı gereken ve tatsız bir mazim olan bu hayati konularda bir şeyler yapmaya çalışarak gereksiz bir risk aldığımı düşünmeye ve hissetmeye başladım. Bali gibi bir yerde trafik çok güvenli sayılmazdı ve hala sudan bir miktar ürkerken Hint Okyanusu'nda dalış yapmak ne kadar mantıklıydı?
İşte neyle karşı karşıya olduğumu bu noktada anladım ve eziyete dönmeye başladığı anda hemen eve döndüm. Vazgeçmiş değildim. Hem bu yeni yaşam tarzıyla ilk tanışıklığı sindirmek hem de şapkamı önüme koyup düşünmem gerekiyordu.
Yaklaşık bi' üç ay boyunca Edip Cansever'in şiirindeki adam gibi masaya aklımda olup bitenleri koydum. Ne yapmak istiyordum hayatta işte onu koydum.
Sonra Ayvalık'ta kısa bir tatil, Gürcistan'da, Kafkas Dağlarında bir aylık bir seyahat, sınırı yürüyerek geçip Artvin'den Kars'a, Doğru Ekspres'iyle Kayseri'den Antep'e oradan Urfa'ya derken yılı karlar altında Kapadokya'da kapattım. Bir taraftan da hala o masanın başında oturmuş düşünmeye devam ediyorum.
View this post on InstagramA post shared by Metin 🚀 Digital Nomad (@metinogurluu) on
Yeni yıla Kapadok'ya da girdikten hemen bir ay sonra Antalya Geyikbayırı'nda bir dağ evinde harika bir hafta geçirdim. Sonraki ay bir İzmir seyahati derken Mart ayının sonuna doğru kendimi Covid-19 nedeniyle karantinada buldum. Hala içinde bulunduğum karantina günlerini yukarıda bahsettiğim tüm problemlerle yüzleşerek, çarpışarak, savaşarak geçiriyorum. Vaktim çalışmak, okumak ve düşünmekle geçiyor. Yolda olmayı çok özlüyorum.
Bazı hesapta olmayan şeyler işleri hesapta olmayan bir noktaya getirdi. Ancak HAYAT DA BİRAZ BÖYLE DEĞİL MİDİR ZATEN. Ben geçen bir yıla dönüp baktığımda her şeye rağmen 365 günün 116'sını yine yolda geçirmişim, kalanlarda da yine onu düşünerek. Şelalenin ardındaki o masal dünyasını bir kere keşfedip o eşiği bir kere geçtim hayat eve dönmekten ibaret de olsa yine yolda olmaya devam edeceğim.
✔️ Uzaktan çalışma ve çalışarak dünyayı gezme hayalimi gerçekleştirdim
✔️ Dalış lisansı aldım
✔️ İlk defa tek yön biletle belirsiz bir yolculuğa çıktım
✔️ Asya'ya ilk defa seyahat ettim
✔️ Malezya'da Hint düğününe katıldım
✔️ Bali'de ufak çaplı bir maymun saldırısına uğradım
✔️ İlk defa sörf yaptım, okyanusta ilk defa yüzdüm
✔️ Küçük bir tropik ada olan Endonezya'nın Nusa Penida adasını yolda tanıştığım 4 arkadaşla birlikte motorla gezdim
✔️ Elektriklerin kesildiği küçük bir adada gece orman yolunda motorla dolaştım
✔️ Zifiri karanlığın içinde, yıldızların altında havuzda uzanıp dakikalarca yıldızları izledim
✔️ Kafkasları gördüm, yanardağ gördüm
✔️ Doğu Ekspresiyle seyahat ettim
✔️ Dünya'nın her yerinden bir çok arkadaş edindim
Ve işte bir kaç da fotoğraf
Daha fazla fotoğraf için instagram hesabıma bakabilirsiniz. Yorum ve sorularınız varsa yoruma beklerim, ayrıca bu tarz yazılardan haberdar olmak istiyorsanız mail adresinizi de bırakabilirsiniz.